Çocukların Neye İhtiyacı Vardır?
Çocukların gün içinde birçok ihtiyacı olur. Fiziksel ihtiyaçlarından sonra en başta gelen temel ihtiyaçları da; duyulmak ve görülmek ve dokunulmaktır. Daha da kısa haliyle şefkatle sevilmek… Bu ihtiyaçlarını talep etmek için her zaman da uygun dilleri konuşmazlar. Duyulmayan bir çocuk duyulana kadar, kendisini anlatana kadar daha yüksek sesle bu ihtiyaçlarını ifade eder. Başka türlü de nasıl anlatacaklarını bilmez. Duyulmadıkça daha da öfkelenir, bu sefer duyulma arzusuna duyulmamanın acısı da eklenir ve peşinden öfke gelir. Ta ki biri onu duyana kadar… Anlatmak istediği…
Yetişkinliğin Bağları Ne Zaman Kurulur?
Çocuklar bakım verenleriyle sağlıklı bir bağlanma ve ayrışma ilişkisi geliştiremediklerinde aynı döngüyü hayat boyu tekrar sürdürürler. Kaygılı bağlananlar kaygıyla onları bırakmaması için herkese sarılırken, kaçıngan bağlananlar için bağ kurmak korkutucu bir deneyim haline gelebilir. Güvenli bağlanma ve ayrışma sürecini tamamlayan çocuklar ise; güvenle, sevgiyle onu seven, koruyan bakım verenleri olduğunu bilir. Onlardan ayrışarak kendiyle ya da başkalarıyla sağlıklı ilişkiler kurabilir. Bu sağlıklı süreçler gerçekleşmediğinde kendi anne babalık, eş olma, arkadaş olma... deneyimlerinde de aynı döngüyü oynamaya devam ederler. Çocukluk zamanı…
Duyusal Oyun
Çocukluğunda duyusal oyun oynamamış bir çocuk kendisini fiziksel ve duygusal açıdan da geliştiremeyecektir. Birkaç gündür storylerde paylaştığım oyunlar, sizlerin paylaştıklarınız, çocukluğumuzun oyunları bizleri fiziksel, duyusal ve duygusal alanlarda geliştirerek öğrenme becerilerimizi güçlendiren en önemli faktörler aslında. 7 taş oynarken ebelere yakalanmadan taşları dizmek için vestibuler sistemini kullanan ya da körebe oynarken yönünü bulmak için proprioseptif sistemini kullanan çocuklar oyunun bilgisiyle gerçek yaşamdaki sorunları da kolaylıkla atlatacaklardır. Oyun oynarken ya da oyun terapisi amacıyla kullanırken bu açıdan baktığımızda çocukların oyun ihtiyaçları…
Salınan Düşünceler ve Kapsama
Bion 1977'de bir seminere bu sözlerle başlamış; "Ortalıkta bir sürü kişi olduğunda, aynı zamanda düşüneni olmayan bir sürü de düşünce vardır ve düşüneni olmayan bu düşünceler etrafta bir yerlerde salınmaktadırlar. İddiam o ki onları düşünecek birini aramaktadırlar. Aranızdan bazılarının onlara zihninde veya kişiliğinde yerleşebilecekleri bir yer vereceğini umuyorum. Bunun çok şey istemek olduğunu biliyorum çünkü düşüneni olmayan bu düşünceler sahipsiz düşüncelerdir ve yabani düşünceler olmaları muhtemeldir. Kimse evini artık onun düşünceleri olarak anılacak yabani düşüncelere açmaktan hoşlanmaz. Hepimiz düşüncelerimizin evcilleşmesini…
Polyvagal Teori
Dengede olma halini konuşurken Stephen Porges'in Polyvagal Teorisini paylaşmamak olmaz sanırım... Polyvagal teoride tepkiler diye adlandırdığımız ya da psikanalitik bakış açısıyla savunmalar dünyayı deneyimlemenin sağlıklı ve uyum sağlayıcı yollarıdır. Ancak belirli bir savunma örtüntüsünün sürekli kullanılması bize çevremizi doğru algılama şansından mahrum bırakacaktır. Dr. Porges "Savaş, Kaç, Donma" tepkilerini anlattığı psikoloji ve otonom sinir sistemini birleştirdiği teorisinde güvende hissettiğimiz dönemlerde daha büyük bir çeşitlilikle ve daha uyumlu tepkiler verdiğimizi ancak travma sürecinde çevremizdeki tehlike sinyallerini o anda tepki verdiğimiz sinir…
Bir Paylaşımdan Psikoterapi Sürecini Ayıran Fark
Bir çocuk kitabında duyu ve duygu arasındaki farkı anlatıyordu ve "Duygular farklı olsa da duyular hepimiz için aynıdır" ifadesini kullanıyordu. Ancak bilimsel bulgular artık gösteriyor ki ne duyular, ne de duygular hepimiz için aynı değil. Duygularımız ve duyularımız bize özeldir, farklılıklara sahiptir ve gelişim, değişim gösterebilir. Bir kişiyi tanımaya buradan başlamanın gerekli olduğunu düşünüyorum. Yani ancak "bilmemenin kabulünden" başlarsam onu tanıyabilirim. Onun için hayal kırıklığına uğramayı, ağzının yanmasının verdiği acıyı, aşık olduğunu anlattığındaki heyecanını bir insan olarak anlayabilirim. Ancak danışanın…
Öfke Hakkı
Son günlerde giderek artan haberler, ölümler ve bunların ele alınma yöntemleri ile oldukça karanlık günlere uyanıyoruz. İnsan haklarının hiçe sayılması, korkutmalar, engellemeler... Dr.Harriet Lerner Öfke Dansı kitabında "Öfke bir işarettir, hem de önemli bir işaret. Öfkemiz incindiğimizi, haklarımızın ihlal edildiğini, gereksinimlerimizin ya da isteklerimizin doğru şekilde karşılanmadığını ya da sadece, işlerin yolunda gitmediğini gösteren bir ileti olabilir." diye başlıyor. Tam da içimizde yanan öfkeyi tanımlar gibi. Öfke bir mesaj... Kırılganlıklarımıza bakmak, doğru anlamak, doğru yönlendirmek için ve kendimize şunları söylemek…
Denge Yokken Dengede Kalmak
Halen "denge"den bahsedebilmek zor... Belki biraz uzak... Ama bu dengesizlik bizi nereye taşıyacak? "Denge yokken dengede kalmak… Doğa ana bizi sarıp sarmalamazken çocukları kapsamak, kendimizin ve çocukların duygularını anlamak daha mı zor sanki? Bir yandan “olmayan dengede” dengede kalmak bir yandan çocukların dengesi olmak gerçekten zorlayıcı… Covid – 19 tüm dünyada, “bildiğimiz” dengelerini yerinden oynattı. Öncelikle ne yapağımızı, nasıl tepki vermeye çalışacağımızı kestirmeye çalıştık. Evde mi kalmalı, mesafeli mi olmalı, hangi kararlar alınmalı, karbonat mı, sirke mi? Hiç bilmediğimiz konular hakkında sayfalarca…
İlişkilerde Saplanma
İlişkilerde yol almak, bağ kurmak zordur bu nedenle eskiye, önceden bildiğimize sarılırız çoğu zaman ve bazen bu yöntem mantık olarak doğru olsa da, bizi bazı durumlardan korusa da içinde saplanıp kaldığımız aynı döngünün içinde buluruz kendimizi. Oyuncuları değişse de kurgusu değişmeyen bir oyun gibi... Filmi izleyenlerin hemen fark edeceği şu replik; "Hiç çıkarmayacağım dedin. Ee, kolye nerede?" sanki bir bebeğin ebeveynine serzenişi gibi "Hiç bırakmayacağım dedin. Ee, hani nerede?"... Azizler filminde de en çok bu bilindik hatalara tekrar düşmenin hikayesinin…
Aile ve Öğrenme
2020 yılında Amerika'da yapılan bir araştırmaya göre çocukların ders çalışmasına yardımcı olurken onlara öğretici/eğitici kimliğiyle değil, onlarla beraber öğrenen kimliğiyle yaklaşan anne babalar ile birlikte ders çalıştıklarında çok daha kalıcı bir şekilde öğrendiklerini ortaya koymuş. Çocuklarla iletişimin temelinde de bunun olduğunu düşünüyorum. Her şeyi bilen, onun adına düşünen, hedeflerini onun için koyan bir ebeveyne değil, onunla beraber merak eden, birlikte öğrenen ve çocuğundan da öğrenen ebeveynler çok daha kuvvetli bağlar kuruyor. Bir diğer deyişle kendi kelimelerini zorla çocuğa veren değil,…
Bir Oyun Terapisi Seansından Bir Kesit
Odaya girdi. Elleri arkasında bağlı odayı inceledi. "Bunlar mı oyuncakların?" dedi. "Evet, buradaki oyuncaklarla istediğin gibi oynayabiliriz." dedim. Biraz daha inceledi. Silahlardan birini eline alıp inceledi. Silahın namlusuyla tüm odayı taradı. Oyuncak bebeklerin olduğu evcilik köşesinde bir bebeğin üzerinde tuttu biraz sonra hızlı bir hareketle döndü ve tetiği çekti. "Tak, öldün şimdi..." Oturduğum yerde kollarım, kafam yana düştü. Gördüğü görüntü ve gücü onu korkutmuş olacak ki. "Yok, şaka bu. Bak bir şey yapmıyor ki..." diyerek silaha kendine doğrulttu ve bir…
Güvenli Yer Çalışmaları
Corona döneminde yetişkinler için anda kalmak ve kendi duygularına odaklanmak biraz zor olabiliyor. Corona virüsü, kaygı ve korkular, belirsizlik, evde olma durumu, çocuklara hastalığı anlatma ve temizlik kaygıları... gibi oldukça zorlayıcı gündem maddeleri olarak önümüzde. Ancak biliyoruz ki, çocukların kaygı düzeylerini dengeleyebilmek için öncelikle ebeveynlerinin iyilik hallerini düzenlemeleri gerekiyor. O zaman sizler için bir çalışma paylaşmak istiyorum. Yönergeleri kullanarak çocuklar için ve yetişkinler için "Güvenli Yer" çalışmasını uygulayabilirsiniz. Zaman zaman tekrar hayal ederek, kendi yaptıkları "Güvenli Yer" resimlerini inceleyerek güçlü…
Psikolojik Sağlamlık Oyunları
Çocukların zorlayıcı psikolojik ya da fiziksel özdüzenleme (kendini sakinleştirme) kapasitesi bakım verenlerle olan ilişkilerine dayanır. Sevgi, korku veya öfke gibi duyguları dengelemekte zorlanırlar ve bunu çözüp kendisine tekrar onun yorumlayacağı dilde anlatması için ebeveynlerine gönderirler. Çocuklar için en iyi kaygı ölçeği ebeveynleridir. Ancak kendileri de zorlayıcı yaşantılar içindeyken bu durum ebeveyn için yönetmesi oldukça zor bir durum olabilir. Sizin iyilik halinizin çocuklarınıza etki ettiğini unutmayın. Kaygı, öfke, ağlama krizleri, odaklanamama, dikkat dağınıklığı, dürtüsellik (yerinde duramama), içe kapanma, alt ıslatma, tırnak…
Çiziktirme Oyunu
Corona döneminin duygusal sağlamlığımızı zorladığı bu günlerde hem içimizdeki çocuklara ve hem de 4 yaştan itibaren çocuklara yönelik iyileştiren bir oyun paylaşmak istiyorum. Oyunun amacı: Kartın üzerindeki kelimeleri çizerek takım arkadaşlarınıza anlatmak. Oyunun terapötik amacı: Fark edeceğiniz gibi kartlardaki kelimeler son günlerde ev içinde sıklıkla kullandığımız kelimelerden seçilmeye dikkat edilmiştir. Çizmek, resimlemek bize korku veren, özlediğimiz, üzüldüğümüz konular üzerinde farklı bir bakış açısıyla bakma fırsatı verir. Bu duyguları dışsallaştırma sağlanır. Nasıl oynanır? En üstteki kartı çekin ve 1 dakikalık süre dolana kadar yeni…
2 Yaş Çocuğunu Anlamak
Yanaklar sizi kandırmasın 2 yaşlar bazen(!) biraz zorlayıcı olabiliyor. Ama kabul etmek lazım hayat onlar için de zorlayıcı... Ne tam olarak basit ihtiyaçları olan bebek, ne de tam olarak her şeyi yapabilen çocuk olabildikleri için duygularda ve ihtiyaçlarda olan dalgalanmaları yönetmek oldukça zor. O zaman ne yapmalı? ?Duyguları tanıtın. Kitaplar ve öykülerden yardım alabilirsiniz. ?Bazen yoğun duyguları olabileceğini kabul edin. Mutluluğu kabul ettiğimiz gibi öfke, kıskançlık vb. tüm duyguları ifade etmesine ve yaşamasına izin verin. ? Kendisini ifade edebileceği yollar…
Okula Uyum ve Okul Korkusu İle Baş Etme Yolları
Okulun İlk Günlerinde Çocuğunuza Destek Olmanın Yolları Okulun ilk günleri birçok değişikliği de beraberinde getirdiği için çocuklar hatta veliler için zorlayıcı olabilir. Unutmayın ki; her çocuğun ihtiyaçları ve istekleri farklıdır. Okula uyum sürecinde de bu farklılıkları kabul etmek gerekiyor. Onun bu süreci "uyum" içinde geçirebilmesi için çocuğunuzun hızında ilerlemesine yardımcı olun. Okul kaygısı ya da diğer bir ifadeyle okul korkusu aslında çocukların bilinmeze ilişkin duygularından kaynaklanabilir. Tıpkı ilk adımlarına yardım eder gibi ihtiyacı olduğu kadar destek olun, gözlemleyin, bekleyin. Bazı…
Çocukları Kaygılandıran Düşünceler
Okul, çocuğunuzun yanında siz olmadan üstesinden geleceği ilk zorluğudur. Kendisine ve becerilerine olan güveni arttıkça bu zorluğu çözmenin hazzını yaşayacaktır. Okula başlamayı, anne baba olarak sizler büyümenin yeni bir adımı olarak gördüğünüz takdirde çocuklar da sizden bu güveni alacaktır. Bu zorlukla uğraşırken çocukların aklından geçen iki düşünce onları çok zorlar. ?Benden istenileni yapamazsam, ben yeterli olamam. Mükemmel olmalıyım. ?"Benden istenileni yapamazsam, yeterli olamam. Mükemmel olmalıyım."? Bazen bu düşünce o kadar güçlenir ki, yeni bir şey denemekten çekinmeye ve kendi güvenli…
Çocuklarda Özgüven Gelişimi
Doğumdan itibaren – hatta daha öncesinden- çocuğunuza yüklediğiniz anlamlar vardır. Onun çok cesur, narin, akıllı, hareketli… nasıl bir çocuk olacağını mutlaka düşünmüşsünüzdür ve doğduğu andan itibaren de verdiğiniz mesajlarla çocukların kendilerine ilişkin algılarını oluşturmalarına yardımcı olursunuz. Özgüven bir çocuğun kendisine yönelik iyi duygular geliştirilmesi sonucu kendisini iyi hissetmesi demektir. Başka bir deyişle kendisi olmaktan memnun olması ve bunun sonucu kendisi ve çevresiyle barışık olması demektir. Özgüveni yüksek olan bireyler genelde, kendilerine güvenen, başarma isteği olan, iyimser, zorluklardan yılmayan, yeni düşüncelere ve…
Çocuklar Oyun Terapisinden Nasıl Yararlanır?
Doğduğumuz andan itibaren tüm vaktimizi alan, emek isteyen, eğlenceli ve öğretici bir iş; oyun. Büyüdükçe şekil değiştirse de hiç bir zaman hayatımızdan eksik olmuyor, olmasın da zaten... Oyun terapisinde ise, çocukların yaşadıklarını ifade etmede başvurdukları en önemli araçlardan biri olan oyun, uzun yıllardır bir terapi yöntemi olarak kullanılmaktadır. Tüm hayallerin gerçek olduğu oyun ortamında çocuk en doğal haliyle terapi ortamına kendisini yansıtır. Oyun sayesinde kendisini ifade etme konusunda tüm yaratıcı yolları kullanarak, kendisini kelimelerin sınırlarından çıkartır. Oyun terapisinden çocuklar nasıl yararlanır? Oyun terapisi çocuğun bu zorluklarla baş…
Çocuk ve Şiddet
Son zamanlarda yaşadığımız olaylar bizlerin duygusal dünyasını derinden etkiledi. Sinirlendik, üzüldük, şaşırdık, korktuk… Hepimiz kendi görüşlerimiz doğrultusunda fikirlerimizi ifade edip, yaşanan sorunlara kendi açımızdan çözümler bulmaya çalışıyoruz. Ancak bu sırada sessiz seyirciler olan çocuklarımızı da gözden kaçırmamamız gerekiyor. Sosyal medyada, televizyonda, radyoda gördükleri duydukları olayları yorumlamaya çalışan çocuklarımızı şiddet içeren olaylardan nasıl korumamız gerektiği ile ilgili olarak Türk Psikologlar Derneği ve İstanbul Bilgi Üniversitesi ortak bir çalışma yayınladı. Bu yazıyı sizlerle paylaşıyoruz; Çocukları Şiddet İçeren Olaylardan Koruyalım Televizyon, basın, internet…
Okulun İlk Günlerinde Çocuklara Nasıl Destek Olabiliriz?
Bugün öğrenciler de veliler de heyecanlı bir süreç içine girdiler. Okula uyum sağlama aşamasında her çocuğun farklı tepkiler verebileceğini aklımızda tutarak okula uyum sürecini kolaylaştıracağını düşündüğüm bazı hatırlatmalar yapmak ve önerilerde bulunmak istiyorum; Öncelikli olarak bu süreçte başarılı olabilmesi için kendine güvenmeden önce sizin ona güvendiğinizi hissetmesini sağlayın ve "onun büyümesine izin verin". Çocukların okula ilişkin olumlu duygular geliştirmesini desteklemek için kendi kaygılarınızı bir kenara bırakıp, olumlu ifadelerle çocuğunuzu birkaç gün öncesinden okula hazırlamaya başlayabilirsiniz ve bu tavrınızı devam ettirin. Okula sizinle…
“Çocuğum 1.Sınıfa Hazır Mı?”
İşte o beklenen günler yaklaşıyor. Anaokulunun son günlerinin yaklaşmasıyla beraber tüm öğrencilerde ve velilerinde “büyük okula” gitme heyecanı başladı. Bir yaş daha büyümenin getirdiği özgürlüklerle birlikte, “okullu” olmanın sorumluluklarının bir araya geleceği 1.sınıfa sizin çocuğunuzun ne kadar hazır olduğunu düşündünüz mü? Okul olgunluğu sadece bilişsel olarak gelişim sağlamasından çok daha kapsamlı bir kavramdır. Okul olgunluğu denildiğinde; zihinsel, bedensel, duygusal, sosyal ve dil gelişimi gibi çeşitli yönlerden hazır olmayı gerektirir. Çocuğunuzun bu becerilere sahip olmadığını öğretmenleriyle görüşerek, gözlem yaparak ve ilköğretime…
Kardeş Kıskançlığı
Kardeşlik belki de tanımlanması en zor durumlardan biridir. Ne onlarsız olabilirsiniz, ne de onlarla beraber… Her ne kadar kardeş kıskançlığı çocukluk problemi olarak tanımlansa da, yetişkinlerin de gündeminde yoğun bir şekilde yer alan bir konu olabilir. Kıskançlık da tıpkı diğer duygular gibi normal ve kabul edilebilir bir durumdur. Ancak bu durumun şiddeti ve hayatını etkileme düzeyi zaman zaman müdahale edilme düzeyine ulaşabilir. Kardeş kıskançlığını etkileyen faktörler arasında; Anne-baba ve yakın ailenin tutumları, Kardeşlerden birinin özel durumu nedeniyle daha fazla desteğe…
Çocuklardan Zor Sorular – Anne ben nereden geldim?
Daha önceki yazımızda da ele aldığımız gibi çocuklardan gelen ve cevap verirken durup düşündüğümüz sorulardan bir diğeri de; "Anne, ben senin karnına nasıl girdim?". Cinsellik kavramı; toplumumuzda genellikle ergenlik dönemine yüklenmiş ve çocuktan uzak tutulmuştur. Oysa cinsellik, ergenlik döneminde birden bire ortaya çıkmaz, bebeğin dünyaya geldiği andan itibaren baslar. Bebek dünyayı tanımaya başladığı andan itibaren kendisini de tanımaya keşfetmeye başlar. Anne/babaların da verdiği mesajlarla cinsel kimliğine ilişkin ipuçlarını toplamaya başlar. Anaokulu dönemi olan 5-6 yaş grubunda ise, merak duygusu ile…
Çocuklardan Zor Sorular – Baba sen de ölecek misin?
Çocuklar, hayatı tanımaya ve öğrenmeye heveslidir. Özellikle anaokulu döneminde rol modelleri olarak gördükleri anne, baba ve öğretmenlerinin görüşlerini ve bilgilerini oldukça fazla önemserler. Bu nedenle de bol bol soru sorarlar. Sordukları sorular genellikle bildiğimiz yerden çıksa da bazen cevabını vermekte zorlandığımız sorularla bizi terletebilirler. Bildiğiniz gibi çocukların kendilerine, hayata ve geleceğe yönelik düşüncelerinin şekillendiği bu yaş grubunda aldıkları ya da alamadıkları cevaplar bakış açılarını etkileyecektir. 5-6 yaş grubunda çocuklar ölüm ve cinsellik konularına merakla yaklaşırlar, aslında bu merak duygusunun artması…
Üstün Yetenekli Kime Denir?
Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği ve bu alanda çalışan pek çok araştırmacının benimsediği tanıma göre zeka bölümü (IQ) çeşitli ölçeklerde sürekli olarak normların üzerinde ve kendi yaşıtlarından rastgele seçilmiş bir kümenin %98’inden üstün olanlara üstün zekalı denir. Üstün yetenekli ise zeka bölümü sürekli olarak normların üzerinde olup güzel sanatlar, matematik ve teknik gibi alanlarda yaşıtlarından belirgin ölçüde üstün olanlara verilen addır. Webb, Gore, Amend ve DeVries (2007) üstün yeteneğe sahip olan çocukların genel özelliklerini sıralamıştır; Bebeklik gibi erken bir dönemde başlamış olan olağan…
Psikolojik Sorunlarla Baş Eden Kişilere Destek Olma Rehberi
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, dünya çapında çocuk ve ergenlerin %10-20'si bir ruh sağlığı problemi ile karşılaşıyor. Bazı durumlarda sorunlar kısa süreli olsa da, bazı durumlarda da süreğen olabiliyor. Çocuklarla bu konuyu konuşurken, söylediğimiz ve söylemediğimiz şeyler ise onlara verebileceğimiz desteği olumsuz yönde etkileyebilir. Kendilerini ifade etme konusunda yetişkinler kadar deneyimli olmayan çocuk ve ergenler için bu konuları anlatmak ve hakkında konuşmak yeterince zor iken, ruh sağlığı bozukluklarına karşı olan önyargılı tutumlar çocuk ve ergenlere destek olunmasını engelleyebiliyor. Bu yazıda, ruh…
Çocuklara Cinsiyet Eşitliğini Nasıl Öğretiriz?
"Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler." İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin ilk maddesi budur. İnsan ayrımcılığı yapmamayı öğrenmeden şiddet suçlarını engelleyemeyeceğiz. Özgecan Aslan en son kurban ama son olmasını diliyoruz. Güçlünün egemen olduğu bir toplumun döngüsünü kırmak için şimdiye kadar olmadığı kadar anne ve babaların desteğine ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Ben hatırladığım ilk cinsiyet ayrımcılığımı 4-5 yaşlarında yaptım. Elimdeki sakızları tüm arkadaşlarıma dağıtmama rağmen kuzenime vermemiştim. Annem bunun nedenini sorduğunda…
Oyuncak Seçimi
Oyuncak; “çocukların çevrelerini, yani dış dünyayı ve insanlar arası ilişkileri mümkün olduğu kadar mantıksal bir şekilde anlama, kavrama ve yorumlamalarına yardımcı olan bir eğitim aracıdır.” şeklinde tarif edilebilir. Bu yaş grubunda çocuklar dünyayı oyun oynayarak tanır. Bu nedenle oyuncak seçimi çocukların gelişimi üzerinde oldukça büyük bir paya sahiptir. Oyuncak Seçiminin Gelişime Etkileri Dil Gelişimine Etkileri Çocuklar, kendi tercih ettikleri oyuncaklarla ve arkadaşlarla oynadıklarında etkileşime daha açık ve daha iyi motive olmaktadır. Bunun yanı sıra konuşma odaklı bu oyunlar sayesinde sözel…
Çocuklar İçin Güvenli Teknoloji
Çocuklarınızla birlikte teknoloji güvenliği konusunda izleyebileceğiniz bir çizgi film... İyi ve güvenli seyirler.
Çocuklar İçin Güvenli Teknoloji Kullanımı
Eskiye oranla çocuklar hatta bebekler teknolojiye yetişkinlerden çok daha çabuk adapte olabiliyorlar. Akıllı telefonları, tabletleri, bilgisayarları daha okumayı yazmayı hatta konuşmayı bile öğrenmeden kullanmaya başlıyorlar. Ancak kendi teknolojik güvenliklerini sağlamak için hala yetişkinlerin desteğine ihtiyaçları var. Anne/Baba olarak ilk önce teknoloji konusunda çocuğunuzla iletişim kurmanız oldukça önemli. Uygun olan ve olmayan siteleri, programları önceden konuşarak bilgi verebilirsiniz. Yaşayabileceği olası sorunlarda neler yapabileceğini konuşun. Çocuklarınızın teknoloji kullanım alışkanlıklarını öğrenin. Hangi aktivitelere katılıyor, hangi programları kullanıyor... öğrenin. İnternette dolaşırken hiçbir zaman özel…
Sizin “STRES”le Başa Çıkma Yönteminiz Nedir?
Yönerge: Aşağıdaki cümleleri okuyarak “Evet“ ya da “Hayır” cevabı veriniz. Bir sıkıntım olduğunda sürekli yemek yiyorum Ne zaman strese girsem sigara tüketimim artıyor. Sınavlar yaklaştıkça uyku düzenim bozuluyor. Dersleri düşündükçe mide ağrısı çekiyorum. Sürekli başarısız olacağım düşüncesi beni rahatsız ediyor. Son zamanlarda karar vermede güçlük çekiyorum. Diğerlerinin düşüncesizlikleri karşısında çok öfkeleniyorum. Stresim azalırsa başarımın düşeceğinden korkuyorum. Değerlendirme: Yukarıdaki ifadelere çoğunlukla Evet yanıtı vermişseniz stresinizle başa çıkma tarzınızı yeniden gözden geçirmeniz gerekebilir. Modern yaşam şartlarının yaşamımıza getirdiği kolaylıkların yanı sıra zorlukları…
Öğrenme Stilleri – Hareket Yoluyla Öğrenenler
Reinert (1976), öğrenme stillerini görerek öğrenenler, işiterek öğrenenler, sözlü sembollerle öğrenenler ve hareket yoluyla (kinestetik) öğrenenler olmak üzere dört grupta sınıflandırmıştır. Kinestetik öğrenen kişilerin özellikleri aşağıdaki tablodadır. Doğal olduğu yerler Spor ve dansMacera, yarış, rekabetKoşma, zıplama, rol yapma, sıçrama Kaba motor becerilerini kullanmaya yönelik hareketler Problem çözme yolları Planlamaktansa olayın içinde olmayı tercih etmeProblemlere fiziksel müdahalede bulunmaSorunlara çözüm ararken fiziksel olarak çaba sarf etme Problemleri bireysel ya da küçük gruplar içinde çözmeyi tercih etme Deneme - yanılma, araştırma Değerleme ve test etme ihtiyacı…
Öğrenme Stilleri – Sosyal Öğrenenler
Reinert (1976), öğrenme stillerini görerek öğrenenler, işiterek öğrenenler, sözlü sembollerle öğrenenler ve hareket yoluyla (kinestetik) öğrenenler olmak üzere dört grupta sınıflandırmıştır. Sosyal öğrenen kişilerin özellikleri aşağıdaki tablodadır. Doğal olduğu yerler Kişilerarası ilişki becerisi, insanların duygularına katılmaSözel olmayan iletişimi okumaGrafik, el sanatı, ince yazı, sanat yazısı faaliyetine katılma Sıcak, soğuk, koku… gibi çevre değişmelerini fark etme Problem çözme yolları “Şayet şöyle olursa bu nasıl hissedilir?” diye düşünmeSorun ve çözüm konusundaki hisleri paylaşmak için insanlarla konuşmaDoğru olduğunu hissettiğinde bir çözümü uygulama Kendi doğrularının arkasından gitme Değerleme…
Öğrenme Stilleri – Görsel Öğrenenler
Reinert (1976), öğrenme stillerini görerek öğrenenler, işiterek öğrenenler, sosyal öğrenenler ve hareket yoluyla öğrenenler olmak üzere dört grupta sınıflandırmıştır. Görsel öğrenen kişilerin özellikleri aşağıdaki tablodadır. Doğal olduğu yerler İyi giyinmeAyrıntıları ve renkleri hatırlama Okuma, yazma, kanıt okuma. İnsanların yüzünü hatırlama (ama adlarını unutma) Yazılarda görülen isimleri hatırlama Zihinsel (görsel) imgeler yaratma Problem çözme yolları Talimatları okuma, problemleri listelemeDüşünceleri düzenlemede grafiksel malzeme hazırlamaAkış kartları kullanma Kağıt üzerinde grafiksel çalışmaları görme ve akıl gözünde canlandırma Değerleme ve test etme ihtiyacı Görsel/yazılı testlerAraştırma raporları…
Öğrenme Stilleri – İşitsel Öğrenenler
Reinert (1976), öğrenme stillerini görerek öğrenenler, işiterek öğrenenler, sözlü sembollerle öğrenenler ve hareket yoluyla (kinestetik) öğrenenler olmak üzere dört grupta sınıflandırmıştır. İşitsel öğrenen kişilerin özellikleri aşağıdaki tablodadır. İşitsel öğrenen öğrenciler; Doğal olduğu yerler Doğaçlama konuşmaSpontan düşünmeKarşılaştığı insanların yüzlerini unutma ama adlarını hatırlama Kelimelerle ve dille çalışma Hafif sesli ortamlarda çalışma Problem çözme yolları Seçenekler hakkında konuşmaBir durumda ne yapılacağını o durumu yaşayanlara sormaHedefi sözle ifade etme Sözlü tekrarlama Değerleme ve test etme ihtiyacı Yazılıdan daha çok sözlü anlatmaProjelerini sözlü olarak sunmaProje olarak şiir okuma,…
Nasıl Öğreniyorsunuz?
Nasıl öğrendiğinizi düşündünüz mü? Peki, çocuğunuz nasıl öğreniyor düşündünüz mü? Yapılan araştırmalar kişiye özgü öğrenme stilleri ile daha kolay bir şekilde öğrendiğimizi ortaya koyuyor. Öğrenme kavramını incelediğimizde öğrenenlerin bilgiyi algılama, işleme, düzenleme, problem çözme, ürün ortaya koyma, güdülenme şekillerindeki farklılıkları göz önüne alınmaya ve kişilerin bunlarla daha iyi öğrenmelerini sağlamak için bir ortak yol geliştirilmeye çalışılmıştır. Bu yollardan biri de; kişiye özel öğrenme stilleri geliştirmektir. Öğrenme stilinizi belirlemek öğrenmeyi daha keyifli bir hale getirebilir... Hem de bu durumu basit bir şekilde…
Çocuklarda Empati Gelişimi
Çocuklarda empati kavramı yaşa bağlı olarak gelişmektedir. Yaşamın ilk haftasında bebeklerin, bir diğerinin ağlamasına karşı üzüntüyle ve ağlayarak karşılık vermesiyle başlayan bu beceri, ailenin ve okulun desteği ile gelişebilir. 1–2 yaş arasında bebek, karşısında gördüğü kişinin davranışını taklit ederek onun o anda hissettiği duyguyu anlamaya çalışır. 2–3 yaş döneminde ise duyguları taklit edebilmeye başlar. 3-5 yaş arasında çocuklar diğer insanların duygu ve düşüncelerinin kendisinden farklı olduğunu anlamaya ve karşısındaki kişiye yardım etmeye başlar. 6–9 yaş aralığı; empatinin tam anlamıyla başladığı…
Whiplash, Hep Bir Adım Daha İlerisi Mi?
Anne, baba, öğretmen... eğitimden yolu geçen herkesin izlemesini önerdiğim bir film; Whiplash. Çocuklarımızı, öğrencilerimizi geliştirmek, "daha iyi yapmak" adına söylediğimiz her sözün, yaptığımız her davranışın nasıl hayatlarını değiştirebileceğini anlatan bir film. İyi seyirler...
Karne Öncesinde Ailelere Öneriler
Birinci dönemin son günlerindeyiz. Ancak kimi için tatlı bir heyecanı içeren bu bekleyiş kimi öğrenciler de de oldukça yoğun kaygı duygularına sebep olabiliyor. Karneleri almadan önce anne/babalara birkaç önerim var; Karnedeki notların çocuğunuzun karakterinin değil sadece o derslerdeki ve sadece o dönemde aldığı değerlendirmeler olduğunu unutmayın. Notların dışında derste öğrenebildiği ve öğrenemediği noktaları değerlendirmesine yardımcı olun. Karne zamanını çocuğunuzun hedeflerini gözden geçirmesi için bir fırsat olarak değerlendirin. Bu hedeflerin sadece “Matematiği 4 yapacağım.” seviyesinde kalmaması için onu düşünmeye sevk edin. Mezun…
Merak Duygusunu Yaratan ve Körükleyen Etmenler
19 yaşındaki Easton LaChappelle, dünyayı değiştirmek için bir kişi yeterli değil demiş. Ancak bence şimdiden birçok kişinin dünyasını değiştirdi. Easton'u daha yakından tanımak isterseniz, videosunu buradan izleyebilirsiniz. Easton gibi kişileri bu seviyeye getiren merak duygusunu yaratan ve körükleyen etmenler neler birlikte bakalım. Erikson’a göre merak duygusu, çocukluk döneminin 3-5 yaşları arasında büyük bir dönemece girer. Bu yaş grubunda bitip bilmek bilmeyen sorularıyla, kendilerine göre deneme-yanılmalarıyla çocuklar dünyayı merak eder ve tanımak isterler. Ancak özellikle bu dönemde çocukların merak duygusunu nasıl…
Ruh Sağlığı Bozulduğunda…
Bir yerimiz kırıldığında, kesildiğinde hikayesini herkesle paylaşıyoruz. Nezle olduğumuzda Facebook sayesinde bunu tüm dünya ile paylaşabiliyoruz. Ancak ruh sağlığı bozulduğunda neden bunu gizleme gereksinimi hissediliyor? Olumsuz düşünceler, bizlerin ruh hallerini etkileyebilir. Dünyayı olduğundan daha umutsuz, daha çaresiz bir şekilde algılamamıza neden olabilir. Bu noktada bir uzman desteği almak size yardımcı olabilir.
Ergenlerle Sağlıklı İletişim Kurmanın Yolları
Anne-babalar çocuklarının gözlerinin önünde büyüyerek birer yetişkine dönüşmesine şahitlik ederken belki de en çok zorlandıkları yılların ergenlik dönemi olduğunu söylerler. Ergenlik dönemine kadar olan sürede yakın çevresini tanıyan ve bir şekilde kendisini ifade eden çocuklar, ergenlik döneminde giderek alanlarını genişletirler, dünyayı tanımak ve kendi benliklerini ortaya çıkarmak isterler. Ancak bu tanıma sürecini zorlaştıran birçok iç ve dış faktörden bahsedilebilirken, kolaylaştırmanın yolu bir noktadan geçiyor; saygı duymak. Çocukluklarından itibaren fikirlerine değer verilmiş, saygı ile dinlenmiş çocukların ergenlik döneminde de kendilerini daha…
Dünyayı Çocuğun Gözlerinden Görmek
Karmaşası içinde kaybolduğumuz dünyamıza, çocukların gözlerinden baktığımızda neleri fark edebilirdik acaba?
Güvenli ve Tehlikeli Davranışlar
Çocuğunuzla “Güvenli ve Tehlikeli davranışları” konuştunuz mu? Bir sorun yaşadığında güvendiği kişiler kimler olmalı?, İstemediği bir dokunma karşısında ne yapmalı?, Arkadaşlar birbirlerine sevgilerine nasıl göstermeli?... sorularına uygun cevapları çocuklarınızı da düşündürerek bulabilirsiniz. Yukarıdaki videoda cinsel istismara ilişkin çocuklarla konuşabilmek için güzel bir örnek, sizlerle de paylaşıyoruz…
Öğrenme Güçlüğünde Neler Yapılabilir? – 2
Daha önceki yazıda öğrenme güçlüğüne ve türlerinin neler olduğuna değinmiştik. Okumada akıcılığı sağlamak için önerilerden de bahsettikten sonra kelime bilgisini arttırmaya yönelik önerilere geçelim. Kelime bilgisini arttırmaya yönelik öneriler; Hepimizin bildiği gibi kelime hazinelerinin gelişmesi için bol bol kitap okumaları ya da kelime oyunları oynamaları yararlı olabilir (Adam asmaca vb…). Ama bu bilindik yöntemlerin dışında neler yararlı olabilir diye merak ediyorsanız, yazının devamıı okumunazı tavsiye ederim… Grafik ipuçları: Doğru görünüyor mu? bal dal lad lab Anlam ipuçları: Anlamlı…
Denizleri Keşfetmek İster Misiniz?
Havalar oldukça soğuk olsa da öğrenmeye ve merak etmeye engel değil. UNESCO’nun dünya mirası olarak tanıdığı 46 deniz alanını, değişik deniz canlılarını tanıyabileceğiniz ve inceleyebileceğiniz çok güzel bir uygulama var; “World Heritage Marine Programme”. Programı indirdikten sonra keyifle dünyanın dört bir yanında gezintiye çıkabilirsiniz. İndirmek için; https://play.google.com/store/apps/details?id=com.world.heritage.marine
Video Oyunlarına Bir de Bu Açıdan Bakın…
Çocukların ve hatta yetişkinlerin kolaylıkla bağlandığı video oyunları hayatımıza girdiğinden beri tartışılıyor. Yararlı mı, zararlı mı? Bu yazıda çocukların video oyunlarını oynama sebeplerine değindiğimizde son kararı sizlere bırakacağım. Cheryl K. Olson’ın, ortaokul 7. ve 8. sınıfa giden 1254 öğrenci ile yaptığı çalışmanın sonuçları video oyunlarının daha önce ele alınmamış yanlarını ortaya koyuyor. Yeni sosyalleşme alanı ve yeni arkadaşlar: Çocuklar oyunlar hakkında konuşarak, oyunda birbirlerine bazen destek olarak ve işbirliği yaparak sosyalleştiklerini söylemişler. Yarışma heyecanı: Erkek öğrenciler arasında daha çok tercih…
Psikolog Gülçin Dönmez Fidan ile Yaptığımız Söyleşi
Merhaba. Bize kendinizi tanıtabilir misiniz ? Ben psikolog Gülçin Dönmez FİDAN. 2004 yılı Uludağ üniversitesi mezunuyum. Meslek hayatıma ilk olarak özel bir dershanede sınav kaygısı ve aile danışmanlığı çalışmaları yaparak başladım. Daha sonrasında özel bir hastanede klinik çalışmaya başladım ve şimdi de kendi ofisimde, çocuk ve ergen aileleriyle aile danışmanlığı ve çift terapisi, yetişkinlere yönelik bireysel terapiler, EMDR terapi ve Bilişsel terapi uygulamaları yapmaktayım. Psikolojide sıklıkla karşımıza çıkan psikolojik sağlamlık kavramı nedir ? Ben psikolojik sağlamlığı; hayat döngüsü ve hayatta…
Çocukların Yaşlarına Göre Oyunlar
Oyun, çocuğun kendi dünyasını yansıtabildiği, eğlenceli bir aktivitedir. Çocukların kendisini ifade etme becerileri kazanması, özgüveninin gelişmesi, kendisini tanıması, kendini gerçekleştirmesi ve özyeterlilik kazanması için en kolay yoldur. Oyunla birlikte çocuklar duygularını yaratıcı bir şekilde yansıtabilecekleri bir alan bulmuş olurlar, yaratıcı düşünmenin, etkili sorun çözmenin ve çevreleri ile olumlu bir iletişim kurmanın ilk adımını atarlar. Kısacası oyun çocukların hayatı öğrendikleri ve her gün yeni bir deneyim yaşadıkları, özgür alanlarıdır. Bu nedenle çocukların okulda ve evde oynadıkları oyunlar onların ruhuna açılan kapılardır…
100 Eserle Dünya Tarihi
Keşke ülkemizde de olsa dediğimiz bir uygulamaya rastladım. İngiltere’nin sayılı müzelerinden biri olan British Museum öğrencilere tarihi öğretmek için çok güzel bir proje başlatmış; “Teaching History With 100 Objects - 100 Obje ile Tarih Öğretimi”. Bu online müzeyi gezmek isterseniz buraya tıklamanız yeterli… İyi eğlenceler
Öğrenme Güçlüğünde Neler Yapılabilir? – 1
Daha önceki yazımızda öğrenme güçlüğüne ve türlerinin neler olduğuna değinmiştik. Bu yazıda da bu yazı dizisinde de neler yapılabileceğine ve örnek çalışmalara yer vermeye çalışacağım. Öğrenme güçlüğünün hangi türü olduğu tanılandıktan sonra ikinci aşama hangi alanda desteğe ihtiyaç olduğunun tespit edilmesi ve bu konuda yapılacak olan çalışmaların planlanmasıdır. Bu nedenle önerileri de farklı alanlara ayırmanın daha yararlı olacağını düşünerek bu yazıları hazırlamayı düşündüm. Okumada akıcılığı sağlamak için öneriler; Koro okuması: Tüm sınıf ya da tüm aile birlikte okuma saatleri düzenleyebilirsiniz.…
Müzik, Beynimizin de Gıdası…
Beynimiz sürekli gelişerek, yeni bağlantılar kurarak gelişmeye devam eden bir organımız. Yapılan araştırmalar sonucunda müzik dinlediğimizde beynimizin daha aktif ve farklı alanlarının birbiriyle daha bağlantılı bir hale geldiğini ortaya koymuş. Daha da ilginci bir müzik aleti çaldığımızda beynin tüm alanlarının aynı anda ve eşgüdüm halinde çalıştığını tespit etmişler. Hayatlarının bir döneminde müzik eğitimi almış kişilerin beyinlerinin daha organize olduğu ve durumlar arasında daha kolay bağlantı kurmalarını sağlayacak bir yapıda olduğu da ortaya çıkmış. Kısaca müzik ruhumuzu beslerken, beynimizi de besliyormuş.…
İç Çamaşırı Kuralı
Bahsetmekten çok hoşlanılan bir konu olmasa da, cinsel taciz maalesef sürekli gündemde olan bir konu. Avrupa’da yapılmış bir araştırma sonucunda; yaklaşık beş çocuktan birinin cinsel taciz de dahil olmak üzere cinsel şiddete maruz kaldığını ortaya koymuştur. Bu durum tehlikenin boyutlarının ne kadar ciddi olduğunu da bize anlatıyor. Cinsel şiddetle ilgili dikkat çekici bir diğer nokta da; vakaların %70-%85 oranındaki kısmında, çocuğu suiistimal eden kişinin çocuğun tanıdığı ve güvendiği bir kişi olmasıdır. Bu anlamda bilgilenmek ve çocukların da bu konuda bilgilenmesini…
Öğrenme Güçlüğü Nedir?
Öğrenme güçlüğü denildiğinde genellikle akla “Disleksi- Okuma Bozukluğu” kısmı geliyor. Ancak öğrenme güçlüğü başlığı altında Disgrafi (Yazılı anlatım bozukluğu) ve Diskalkuli (Matematik bozukluğu) da yer alıyor. Bu yazıda Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından belirlenen tanı kriterlerini paylaşıyoruz. Özgül Öğrenme Güçlüğü – Okuma Bozukluğu - Disleksi Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından hazırlanan psikiyatrik bozukluk tanı sınıflandırmasında (DSM-IV) belirlenen Okuma Bozukluğu ölçütleri şunlardır: a) Bireysel olarak uygulanan standart doğru okuma ya da kavrama testleri ile ölçüldüğü üzere, kişinin kronolojik yaşı, ölçülen zekâ düzeyi ve…
DEHB; Fikirlerle Dolu ve Enerjik…
Enerjik, sözel yanı güçlü , spontane, yaratıcı, heyecan verici, ısrarcı, yenilikçi, hayal gücü yüksek, risk almaktan korkmayan, yumuşak kalpli, becerikli, tutkulu, kabul edici ve affedici, meraklı, yanında olması eğlenceli, temiz kalpli, arkadaşlarını seven, sıkıcı olmayan, zeki, komik, candan, yaratıcı, yeni şeyler denemeye açık, farklı bir bakış açısı olan, farklı çözümler bulan, gözlem gücü yüksek, yardımsever, fikirlerle dolu, kriz durumlarıyla iyi baş eden, ayak üstünde düşünebilen… Yukarıdaki özellikleri okuduğumuzda, kendimizde ya da çocuğumuzda olmasını istediğimiz bir çok özellik bulabilir. Ama tüm…
Arkadaşım Kitap??
Kitap, küçük yaşlardan itibaren arkadaşlıkla başlayan sonrasında da giderek güçlenen bir dostluğa dönüşen bir tutkudur. Ancak günümüzde baktığımızda kendimizin ve çocuklarımızın bu dostluktan giderek uzaklaştığını ve araya birçok başka şeyin (iş yoğunluğu, çocukların ve bizlerin sürekli bir yerlere yetişme telaşı, yeni süper parlak teknolojik oyuncaklar…) girdiğini ve eski dost kitapla aramızın açıldığını görüyoruz. Sadece teknoloji ile çevrili ve kitaplardan uzak bir dünya belki ilk bakışta daha kolay ve eğlendirici olarak görünse de; kitaplar ve teknolojinin dengeli bir birlikteliği çocukların ve…
Çocuklarda Görülen Konuşma Bozuklukları
Bebeğinizi kucağınıza aldığınız andan itibaren belki de anne/baba diyeceği zamanı beklediniz ve sonunda o kelimeleri duydunuz. Ancak sonrasında konuşma gelişimi nasıl devam eder ve nerede çözüm arayışına gidilmeli konusu hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsanız, yazının devamını inceleyebilirsiniz. Çocuklar doğdukları andan itibaren kendi düşüncelerini ve duygularını ifade edebilmek isterler. Ağlayarak başlayan iletişim çabaları ilerleyen yaşlarda kendisini sözel olarak uygun biçimde ifade edebilme becerisine dönüşür. İletişimi iki ana alana ayırabiliriz. Birinci alan; sözel iletişimi konuşma yolu ile gerçekleştiririz. İkinci alan; jest, mimik,…
Yemek ya da Yememek… İşte Anne ile Çocuğun Arasındaki Bütün Mesele Bu
Hamlet durumu farklı yorumlamış ama belki de Hamlet’in annesi ünlü tiradı bu şekilde düşünmüştür. Günümüzde bebeklerin doğumu ile hatta doğumundan çok önceden başlayan bir sorun; “yemek”. Doğum öncesinden itibaren annenin hatta babanın yemek yeme düzenindeki değişikliklerle ve bebeklikten itibaren de yapılan mamalar, sütler, ek gıdalar ve yemeklerle desteklenen ve düzenlenmeye çalışılan bir süreçtir. Hatta hepimizin bildiği gibi annelerimiz bizimle beraber olduğu sürece onların başlıca gündemini oluşturur. İlk andan itibaren düşündüğümüzde, anne/baba ve bebeğin karşılıklı ilişkisinde önemli bir rolü olan yemek…
Dikkat Gelişimini Destekleyen Eğlenceli Oyun Önerileri
Dikkat gelişimi ve dürtü kontrolünü desteklemek dendiğinde; katı kurallar, yönergeler… aklınıza geliyor olabilir. Bütün o katı kuralların yerine, dikkat gelişimini sağlamanın yolunun eskiden beri bildiğimiz oyunlardan geçtiğini söylesek ne düşünürşünüz? Evet, sıkıcı yöntemlerin yerine birlikte eğlenmeyi seçebilirsiniz. Eğer denemeye ve eğlenmeye hazırsanız başlayabiliriz… Oyunlarla beraber gelişen dikkat süresini ve yoğunluğunu olumlu örneklere çevirmek sizin elinizde. Misket: Bildiğimiz eski oyunlardan biri olan misket; dikkat gelişimi ve dürtü kontrolü konusunda güçlük yaşayan çocukların sırasını bekleme, el-göz koordinasyonu, kazanma-kaybetmeyi öğrenme, hareketlerinin sonuçlarını görerek…
Ailem Nasıl Helikopter Oldu?
Toplumumuz değiştikçe, toplum içindeki bireyler olarak bizler de değişiyor ve gelişiyoruz. Ancak bu gelişim her zaman olması gerektiği gibi iyi yönde olmayabiliyor. Aile yapılarımız da bu değişimden etkilenen sistemlerimiz içinde. Helikopter Anne-Babalar terimi ilk defa Foster W. Cline, M.D. ve Jim Fay tarafından “Parenting with Love and Logic: Teaching Children Responsibility” kitabında kullanılmış ve Batı ülkelerde öğretmenler ve diğer profesyoneller tarafından kullanımı yaygınlaşmıştır. Bu terimin ilk çıkış hikayesi bir çocuğun “annem başımda helikopter gibi dönüyor” şikayetiyle başlamış ve bu kitapta…
Aile Tutumları
Çocuklarımızın yaşamlarına olan etkilerimiz daha onlar dünyaya gelmeden başlar. Doğduğunda onu hangi isimle çağıracağımız, kaçıncı kardeş olduğu, anne ve babanın yetiştirilme tarzları nedeniyle babaanne-anneanne ve dedelerin onları yetiştirme tarzları, ebeveynlerin çocuklarını hangi tarzda yetiştireceğine etki eder. Doğumdan sonra da anne-babanın ve ailenin diğer bireylerinin çocukla olan etkileşimi, çocuğun aile içindeki yerini belirler. Çocuğa yöneltilen davranış ve ona karşı takınılan tavır, ilk yaşantıların örülmesinde büyük önem taşır. Bazı kalıplaşmış düşünce örüntülerini bir anda değiştirmek zor olsa da aile içi tutumlarımızı inceleyerek…