Yazılar No Comments

Yemek ya da Yememek… İşte Anne ile Çocuğun Arasındaki Bütün Mesele Bu

Hamlet durumu farklı yorumlamış ama belki de Hamlet’in annesi ünlü tiradı bu şekilde düşünmüştür. Günümüzde bebeklerin doğumu ile hatta doğumundan çok önceden başlayan bir sorun; “yemek”. Doğum öncesinden itibaren annenin hatta babanın yemek yeme düzenindeki değişikliklerle ve bebeklikten itibaren de yapılan mamalar, sütler, ek gıdalar ve yemeklerle desteklenen ve düzenlenmeye çalışılan bir süreçtir. Hatta hepimizin bildiği gibi annelerimiz bizimle beraber olduğu sürece onların başlıca gündemini oluşturur.

İlk andan itibaren düşündüğümüzde, anne/baba ve bebeğin karşılıklı ilişkisinde önemli bir rolü olan yemek yeme, bebeğin doğduğu andan itibaren kurduğu ilk sosyal ilişkidir. Bu nedenle annenin ya da yemek veren kişinin bebeğe yemek verme tutumu ilerleyen yaşlara da etkisi olan alışkanlıklar geliştirmesine neden olabilir. Örneğin, ödül olarak verilen yiyecekler, ilerleyen yaşlarda da yiyeceği ödül olarak algılamasına neden olabilir.

Yemek yememe ya da farklı beslenme alışkanlıkları sorunu tüm çocuklarda görülebilen bir durumdur. Özellikle kendi özgürlüğünü ilan etmek isteyen 2 yaş çocuğu kendi seçimlerini kendisi yapmak isteyebilir ve tercihlerini yaparken zaman zaman anne babası ile çatışabilir. Bu sorun zamanla yiyeceklerle ilgili olmaktan çıkar ve bir güç gösterisi halini alabilir. Eğer bu çatışmayı çocukların yönlendirmesine izin verirseniz iki tarafın da kazanabileceği bir çatışma olmaktan çıkacaktır.

Bu durumda çocukla inatlaşmak problemin daha da artmasına ve iki tarafın da kazanmak istediği bir oyuna dönüşebilir. Yemek yeme konusunda ailenin aşırı hassasiyetini ve çabasını gören çocuk, zaman içinde yemek yememe ve inatlaşma yoluyla tüm isteklerini yaptırabileceğini öğrenmekte ve bu durum aile ile çocuk arasında ciddi iletişim problemlerine yol açabilmektedir. Bir kerelik bile, verilmiş bir ödül, bu yolu daha sonra da kullanmasına fırsat verecektir. Çoğumuz çocukluğunda benzer cümleleri hatırlayacaktır; “Yemeğini yersen seni parka götürürüm,  Tabağındakiler biterse çikolata yiyebilirsin.”. Düşündüğümüzde oldukça masum olan bu öneri çocuğun ileride de kullanabileceği bir yola dönüşebilir.

Çoğu yeme problemi uygulanabilen önerilerle çözümlenebilir, ancak bilgi olması amacıyla bazı yeme bozuklukları hakkında bilginiz olması amacıyla kısaca tanımlarını aşağıda paylaşıyoruz;

  • Pika (Yenmesi uygun olmayan nesnelerin yenmesi)
  • Geri çıkarma (Yiyeceklerin geri çıkartılıp, tekrar çiğnenmesi)
  • Kısıtlı yiyecek alımı (Sınırlı yiyeceklerin yenmesi)
  • Anoreksiya nevroza (Kilo alma kaygısıyla yemek yememe)
  • Bulimiya nevroza (Kilo alma kaygısıyla yemek yedikten sonra kendisini kusturma)
  • Tıkanırcasına yemek yeme

Doğru beslenme alışkanlığı kazandırmak için öneriler; 

  • Öncelikle sizin beslenme alışkanlıklarınızın, kazandırmak istediğimiz davranışlar ile uyumlu olması model olma açısından önemlidir.
  • Yemek porsiyonları çocuğun kendi gereksinimlerine ve yaşına uygun olarak hazırlanmalıdır.
  • Çocuğun yemeğini yemesi için yeterli zaman verilmeli, ancak bu süre yarım saatten fazla olmamalıdır.
  • Tekrar tekrar yemek istemediği aynı yiyecekleri sunmaktansa, farklı şekil ve kombinasyonları deneyebilirsiniz.
  • Yiyeceklerin çocukların kolaylıkla kendi başlarına yiyebileceği şekilde hazırlanması kendi kendine yiyebileceği için ayrı bir keyif kaynağı olabilir. Küçük dilimlenmiş havuç, salatalık, küçük şekil verilmiş köfte, sigara böreği, çizgi film kahramanlarından esinlenerek hazırlanmış, kurabiye, vs.. çocuklara yemeği eğlenceli bir hale getirebilir.
  • Birlikte yapılan basit yemekler de önemli bir motivasyon kaynağı olabilir.
  • Sağlıklı atıştırmalıkları görebileceği yerlerde tutmak, hem görsel olarak yiyeceğe alışmasını, hem de sağlıklı öğünler yemesine yardımcı olabilir.
  • Kendi yaşıtları ile grup halinde yemek yemek, özellikle yemek seçen çocukları farklı tatları denemek konusunda cesaretlendirebilir. Bu anlamda arkadaş toplantılarında ya da okuldaki yemek saatleri verimli bir şekilde kullanılabilir.
  • Yemek istemediği yiyecekleri “süper püreler” halinde sunmayın. Bu şekilde damak tadınının gelişmesini ve yiyeceklerden zevk almasını engelleyebilirsiniz.
  • Çocukların ilgileri gibi sevdikleri/sevmedikleri yiyecekler de zamanla değişebilir. Farklı zamanlarda tekrar denemek yararlı olabilir.
  • Yemek ortamın keyif verici, aile içi paylaşımın olduğu bir ortam olması, çocuğun sofrada kendini mutlu hissetmesine neden olacaktır. Bu ortama dahil olmak için o da yemeklerini sizin gibi iştahla yiyebilir.
  • Annelerin yemek yedirme taktiklerinden olan televizyon karşısında yedirmek veya yediği takdirde oyuncak almak gibi rüşvetlerden kaçınılmalıdır. Televizyon, tablet, telefon… gibi farklı bir konu ile ilgilenmek, yemek sırasında aldığı keyfi azaltabilir ve düzenli bir beslenme alışkanlığına geçişi zorlaştırabilir.
  • Yemek saatini bir rutine uydurup, ayni saatlerde yenmesi vücudunun da aynı saatlerde acikmasini sağlayacaktır, hem de zaman kavramı olmayan çocukların ne zaman yemek yiyeceklerini bilmesini sağlayacaktır.
  • Yemek sırasında sürekli uyarı yapılmamalıdır. Yemek sürecinin olabildiğince doğal olarak yaşanması önemlidir.
  • Yemek ile duyguları ayrı tutun. “Beni seviyorsan bir kaşık ye” cümlesi sizin bir kaşık yedirmenize yardımcı olabilir ancak birçok alt mesajı da getirir.
  • Eğer çocuk yemek yemeği reddediyorsa, inatlaşmak yerine doğal sonuçlar hatırlatılarak seçim çocuğa bırakılmalıdır.  “Eger yemek istemiyorsan bu senin kararın ancak akşam yemeğine kadar olan sürede çok acıkabilrsin.” denebilir, bu sayede çocuk bu konuda sizinle çatışmak yerine bir karar vermek zorunda kalacaktır.
  • Tüm davranış kazanımlarında olduğu gibi bu durumda da olumsuzu önplana çıkarmak yerine olumlu davranışlar desteklenmelidir.
  • Bu önerilere rağmen sağlıklı beslenme alışkanlıkları gelişiremiyorsa bir uzmandan yardım alınmalıdır.

 

Bir cevap yazın