Genel No Comments

Çocukların Neye İhtiyacı Vardır?

Çocukların gün içinde birçok ihtiyacı olur. Fiziksel ihtiyaçlarından sonra en başta gelen temel ihtiyaçları da; duyulmak ve görülmek ve dokunulmaktır. Daha da kısa haliyle şefkatle sevilmek…  Bu ihtiyaçlarını talep etmek için her zaman da uygun dilleri konuşmazlar.

Duyulmayan bir çocuk duyulana kadar, kendisini anlatana kadar daha yüksek sesle bu ihtiyaçlarını ifade eder. Başka türlü de nasıl anlatacaklarını bilmez. Duyulmadıkça daha da öfkelenir, bu sefer duyulma arzusuna duyulmamanın acısı da eklenir ve peşinden öfke gelir. Ta ki biri onu duyana kadar… Anlatmak istediği şey artık tam olarak “o” değildir, şimdi önce regüle olmaya ve sonra duyulmaya ihtiyacı vardır.

Görülmeyen çocuklar ise, yaptıkları, başardıkları görülmeyen çocuklar zamanla yapabildiklerini görememeye başlarlar. Çünkü çocuklar kendilerini öncelikle bakım verenin gözünden görürler ya da bu durumda göremezler. Görülmeyen bir çaba, kendi değerlerini göremedikleri bir döngüye eşlik eder. Görülmedikçe beceriler, ilgiler, meraklar daha da silikleşir. Olan ama aslında var olmayan halleriyle mutsuz ve hevessiz bir şekilde devam ederler. Ta ki biri onu görene kadar… Göstermek, görülmek için artık ne gücü vardır, ne de isteği…  Şimdi önce kendi içine bakma cesaretini bulmaya ve sonra görülmeye ihtiyacı vardır.

Dokunulmayan çocuklar ise, bakım verenin kucağının sıcaklığını, sevgisinin karşılıksızlığını hissedemediğinden bu temasa farklı şiddetlerde tepkiler vererek ulaşmaya çalışır. Dokunmaların gücü değişir, bir çocuğun meraklı elleri, vuran, kıran, şiddet uygulayan ellere dönüşür. Bir şeyleri kırdıkça, onlara dokunmanın yollarını bulamadıkça sanki kendi içindeki kırgınlıkları, korkuyu göstermek ister. Ta ki biri ona şefkatle dokunana kadar… O zaman önce korkusunun anlaşılmasına sonra da kendine gösterilen şefkati hissedebilmeye ihtiyacı vardır.

Duyulmayan çocuklar öfkeli, görüşmeyen çocuklar üzgün, dokunulmayan çocuklar kırgın olurlar. İşte bazen o çocuklar duyulmadan, görülmeden, dokunulmadan büyürler. O öfkeleriyle, üzüntüleriyle, korkularıyla…

Bir cevap yazın