Yazılar No Comments

Aile Tutumları

Çocuklarımızın yaşamlarına olan etkilerimiz daha onlar dünyaya gelmeden başlar. Doğduğunda onu hangi isimle çağıracağımız, kaçıncı kardeş olduğu, anne ve babanın yetiştirilme tarzları nedeniyle babaanne-anneanne ve dedelerin onları yetiştirme tarzları, ebeveynlerin çocuklarını hangi tarzda yetiştireceğine etki eder.

Doğumdan sonra da anne-babanın ve ailenin diğer bireylerinin çocukla olan etkileşimi, çocuğun aile içindeki yerini belirler. Çocuğa yöneltilen davranış ve ona karşı takınılan tavır, ilk yaşantıların örülmesinde büyük önem taşır.

Bazı kalıplaşmış düşünce örüntülerini bir anda değiştirmek zor olsa da aile içi tutumlarımızı inceleyerek daha doğru davranışları devam ettirmek için kendimizi geliştirebiliriz.

Yazının bu kısmında biraz ara vererek aşağıdaki kendi anne-babanızın tutumları hakkında düşünün.

  • Sizin ailenizle benzer yanları var mı?
  • Hangi açılardan ayrılıyordu?
  • Devam ettirmek istediğiniz tutumları nelerdir?

Üzerinde çalışılacak sorumuz olduğuna göre, diğer kısma geçebiliriz.

Farklı anne-baba tutumlarını 6 ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

  1. Baskılı ve otoriter aile tutumu
  2. İlgisiz ve kayıtsız aile tutumu
  3. Aşırı hoşgörülü aile tutumu
  4. Dengesiz ve kararsız aile tutumu
  5. Aşırı koruyucu aile tutumu
  6. Kabul edici, güven verici ve demokratik aile tutumu

 Baskılı ve otoriter aile tutumu

Bu anne/baba çocukları için en iyisini, en hatasız, en doğru şekilde yapmak isterler. Aslında bu kısma kadar olan düşüncelerini değerlendirdiğimizde oldukça makul istekler olarak değerlendirilebilir. Ancak gerçek hayatta uygulanabilirliğini düşündüğümüzde bazı engellerin çıkması olasıdır.

Hiçbir hataya yer verilmemesi, hem anne/babaların hem de çocukların giderek artan bir kaygıyı taşımalarına neden olabilir.  Örneğin, sınavdan 90 aldığında başarısının tadını çıkarmak yerine, 100 alamadığını anne/babasına nasıl açıklayacağını düşünen bir çocuk bu tutuma sahip bir aileye sahip olabilir.

Artan kaygı giderek daha çok hata yapılmasına neden olabilir, bu şekilde de bir kısır döngü içine girilmiş olunur ve bu döngünün “en mükemmel” kaybedeni de çocuk olur.  İşin içinden çıkamadığı bu örüntü nedeniyle, çekingen davranışlar geliştirebilir ve yapabileceği halde aşırı kaygı nedeniyle gerçek potansiyelini de gerçekleştiremeyebilir.

İlgisiz ve kayıtsız aile tutumu

blogger-image--1610137554

İlgisiz ve kayıtsız anne babalar, çocuklarının ihtiyaçlarını göz ardı ederler. Ya da bazı durumlarda sadece maddi ihtiyaçlarını karşılayarak anne/babalık görevlerini yaptıklarını düşünürler.

Bu tutuma sahip bir ailede yaşayan çocuklar, ihmal ve reddedildiğini hissedebilirler.  Bu çocuklar, anne babalarının kendileriyle “gerçekten” ilgilenmesine büyük bir gereksinim duyarlar. Bu ilgiyi kendi üzerlerine çekmek için her türlü yola başvurabilirler. İlerleyen yaşamlarında da bu durumun etkisi devam eder.ne/babalık görevlerini yaptıklarını düşünürler.

Bu tür ailelere örnek olarak aklıma,  Medcezir dizisindeki Orkun ile babasının ilişkisi ele alınabilir.

Aşırı hoşgörülü aile tutumu

Zaman zaman sevgi ile anne/baba olma kavramlarının karıştırılması nedeniyle ortaya çıktığını düşündüğüm bu tutuma sahip anne/babalar, çocuklarının üzülmemesi, özgüvenli olması, kendini iyi hissetmesini amaçlarken çocuk merkezli bir aile haline dönüşebilirler.

Aile içi dinamikleri belirleme görevini de sırtlanan çocuk doğal olarak bu konuda zorlanacaktır. Onun mutlu olması üzerine kurulan bu düzen, bir süre sonra çıocuğu anlayamadığı şekilde daha mutsuz, doyumsuz, bencil davranışlar içinde olmasına neden olabilir. Düşündüğümüzde de 6 yaşındaki bir çocuğun merkezde olduğu bir ailede televizyonda sürekli çizgi film kanallarının açık olması, yemek saatlerini çocuğun isteğine göre ayarlanması oldukça doğal karşılanabilir. Ancak bu durumun çocuğa ne kadar katkısı olacağı tartışılır.

Bu tür aile içinde yetişmiş olan çocukları bekleyen bir diğer zorluk da, hayatın kendisidir. Kendi düzeni içinde alıştığı bu yaşamı günlük yaşamdaki sosyal ilişkilerinde kuramayacağı için kimsenin onu sevmediğini ve önemsenmediğini düşünebilir.

Dengesiz ve kararsız aile tutumu

Bir çocuk için, anlaşılması en zor aile tipidir. Anne/babanın tutumları, günden güne, durumdan duruma değişebilir. Bir örnek vermek gerekirse, bugün arkadaşlarla buluşmasına izin verilirken, ertesi gün katı sınırlar getirilip telefonla bile konuşması yasaklanabilir.

Tutumlardaki değişiklik;

  • Anne/babanın psikolojik durumlarındaki değişikliklerden,
  • Kardeşler arasında yapılan ayrımdan (kız/erkek ayrımları da dahil),
  • Otoritenin kim olduğunu anlaması için yapılan davranışlardan,
  • Anne/babanın yokluğunda yapılan davranışlardan,
  • Anne/baba arasındaki tutarsızlıklardan kaynaklanabilir.

Çocuklar da bu durumun nedenlerini anlamakta zorlandıkları için, hangi davranışların kabul edilir, hangilerinin kabul edilemez olduğuna karar veremezler.

Aile de, çocuklarının bir türlü onları anlamadığından ve aile içi kuralları öğrenemediğinden şikayet eder ve bu ailenin kısır döngüsü başlamış olur.

Aşırı koruyucu aile tutumu

Anne/baba olarak çocuklar için en doğrusunu yapmak bizim görevimiz ancak, bu görevin zorlu kısımlarından biri de zaman zaman çocukların hata yapmasına izin vermek ve bu sırada onların yanında destek olarak durmaktır.

Bu tutumlara sahip aile içinde, çocuk adına yapılacak her davranışı anne/baba (Bazen anneanne/babaanne) sahiplenir. Bunun sonucu olarak da çocuk, diğer kimselere aşırı bağımlı, kendine güveni olmayan, duygusal kırıklıkları olan bir kişi durumuna gelebilir.

Ailemizin tutumları bizi yaşam boyu etkilemeye devam ettiği için yaşı kaç olursa olsun, karar vermesi, kendi başına bir işi yapması gerektiğinde zorlanabilir ve bağımsız davranamayabilir. Zamanla anne/babası yanında olamasa bile bağımlı olacağı birileri bularak onların desteğine ne kadar çok ihtiyacı olduğunu hissettirebilir.

Kabul edici, güven verici ve demokratik aile tutumu

En son olarak en kabul edilir aile tutumu olan; “Kabul edici, güven verici ve demokratik aile tutumu”.

Bu aile tutumuna sahip ailelerde, kuralları anne-babalar belirler ve çocukların da görüşlerine başvururlar ve onlara bu kuralların nedenlerini anlatırlar.

Sanırım, bu tutumla ilgili en çok karışan kısım bu nokta. Çünkü zaman zaman demokratik olmak adına çocuk merkezli bir aile yapısı olan “Aşırı hoşgörülü aile tutumu”na geçişler yapılabiliyor. Bu tutumda ise amaçlanan mantıklı sınırlar çerçevesinde çocukların istedikleri davranışları yapabilmelerine olanak sağlamaktır. Örneğin, oyun oynama süresini anne/baba belirlerken ve bunun nedenlerini açıklarken, oyun içinde ne oynayacağını, hangi oyunu oynayacağı çocuğun kontrolündedir. Böyle bir sağlıklı aile ortamında çocuğa kendi başına karar vermesi ve bu kararın sorumluluğunu yüklenmesi öğretilmiştir.

Yazının başında sorduğumuz soruları tekrar düşünün. Sizin aileniz, hangi tutuma sahip olan aileler içinde yer alıyor?

Bir cevap yazın